
Hayatımız bize sürekli seçenekler sunuyor.

Bazı seçenekler alenen ve mecburen önümüze serilirken bazıları da sessizce bekliyor.
Bazen işler yolunda gitmediğinde, farklı seçeneklerinde olduğunu gördüğünüzde “Nasıl bunu akıl edemedim ben?” dersiniz.
Sessizce bir köşe de durur diğer olasılıklar, ta ki biz fark edene dek.
Kimisi hiç hayata geçmeden yerinde de kalabilir aklımıza gelse bile. Hepimiz düşünürüz geçmişteki bir zaman diliminde öyle ya da böyle farklı kararlar almış olsaydık yaşamımız şimdi nasıl olurdu diye. Kim bilebilir?
Kuantum alanda çoklu evren teorisi diyor ki
“Her olasılık başka bir evrende gerçekleşir.”
Bu anlamda zihnimizin her bir duruma, olaya üretebileceği sonsuz olasılıklar var.

Sonsuz kelimesi bitişi, bir sonu olmayan, tükenmeyen demek. Sonsuz çokluktaki olasılıklardan bize en uygununu, en doğrusu seçme şansımız ne kadar?
Eğer biraz lise matematiğinden aklınızda kaldı ise bir çift zar atıldığında istediğiniz bir kombinasyonun gelme olasılığı sadece 36 da 2, sırası önemli değilse yani sadece yüzde 5,56. Seçenekler çoğaldığında çıkan sayılara şaşırabilirsiniz. Sayısal loto da 49 sayıdan seçeceğiniz 6 sayının kazanma ihtimali 14 milyonda 1.

Aile, kültür, eğitim, coğrafya, sağlığımız, toplumsal ve kişisel değerlerimiz, arzularımız, hedeflerimiz, beklentilerimiz, korkularımız, geçmişte yaşananlar, özellikle hangi yaşta olduğumuz; yirmisinde aldığın riskleri ellisinde alamıyorsun, bir sürü sebep var sonsuz olasılıklardan birine karar kılıp diğerlerini sonlandırmaya. Çünkü bedenlendiğimiz madde alemimiz sınırlı.
Sonsuz olasılıkları biz sonlandırıyoruz?
Olası olasılıklar içinden bir tanesine “evet” dediğimizde, sadece bir tanesini gerçeğe dönüştürüyor, böylelikle kalan sonsuz ihtimalleri de ortadan kaldırmış oluyoruz. Bir hafiflik geliyor ruhumuza karar verdiğimizde. Her şeyi ölçtün, biçtin, düşündün, taşındın, tarttın, bir yol seçtin. Yeni bir bilinmeze adım attın. Hazır mısın sonuçlara, bedel ödemeye… Her bir karar bizi bir yola sokar, bizi bağlar, diğer tüm yollarda yaşanabilecek olası deneyimler, kazançlar artık bizim değildir. Ya aklımız seçmediklerimizde kalırsa? Bu sefer özgür irademizle seçtiğimiz şey kadar seçmediklerimizin de yükü omuzlarımıza biner. “Ya olmazsa, yürümezse” nin ağırlığı…
Acaba olasılıkları sonlandıracak kadar özgür müyüz?
Olasılıkları sonlandırmak bizi ne kadar özgür kılar?
Özgürlüğün sizdeki tanımına göre sonuç değişir bu sorulara verilecek cevaplar.
Naçizane benim fikrim;
Bir seçim yapmak, kişisel irademizi kullanmaktır. “Ben bunu tercih ediyorum” demek, kendi seçiminiz yapabilmek size özgürlüğünüzü hissettirir.
Kendi seçimlerimizi, sahip olduklarımızın farkında, geçmişten heybemize koyduklarımızla, geleceğin belirsizliğinin heyecanı ile yaparsak özgürlüğümüzün bedelini de ödemiş oluruz.
Unutmamamız gereken her seçim bir vazgeçiş aslında…





